1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Postbiyotikler: Probiyotiklerin Yeni Jenerasyonu mu?

Postbiyotikler: Probiyotiklerin Yeni Jenerasyonu mu?

Postbiyotikler: Probiyotiklerin Yeni Jenerasyonu mu?
Postbiyotikler: Probiyotiklerin Yeni Jenerasyonu mu?
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Beslenme bilimi sürekli olarak evrilen, güncellenen ve bizi şaşırtan bir alan. Daha sindirmeyi tam öğrenemeden yeni kavramlar çıkıyor karşımıza. “Probiyotik” diyoruz, ardından “prebiyotik” geliyor; şimdi ise yepyeni bir kavram: “Postbiyotik”! Peki nedir bu postbiyotikler? Probiyotiklerden farkı ne? Bu yazımda, bilimsel temellere dayanan ama anlaşılır bir dille, postbiyotiklerin ne olduğunu, ne işe yaradığını, kimler için faydalı olabileceğini ve gelecekte nasıl bir beslenme trendi haline gelebileceğini konuşacağız. Çayınızı kahvenizi alın, gelin birlikte inceleyelim…

Önce Temel Kavramlar: Kim Kimdir?

Karmaşık isimlerden başlayalım. Önce şu üçlüyü netleştirelim:

  • Probiyotikler: Canlı mikroorganizmalar. Yoğurt, kefir, turşu gibi fermente gıdalarda bulunur. Yeterli miktarda alındığında sağlığımıza fayda sağlar.
  • Prebiyotikler: Probiyotiklerin “yemekleri” diyebiliriz. Lifli gıdalarda bulunur (örneğin soğan, sarımsak, pırasa, muz gibi).
  • Postbiyotikler: İşte şimdi geldik bugünün yıldızına. Postbiyotikler, probiyotiklerin fermente olurken ürettiği “yan ürünlerdir”. Yani canlı olmayan ama sağlık üzerinde etkili olan maddelerdir. Hücre duvarı parçaları, kısa zincirli yağ asitleri, enzimler, peptitler, vitaminler ve daha fazlası…

Özetle:

Prebiyotik -> Probiyotiği besler

Probiyotik -> Postbiyotik üretir

Postbiyotik -> Bağışıklığı destekler, iltihapla savaşır, bağırsak sağlığını korur

Canlı Olmadan da Faydalı Olunabilir mi?

Evet, postbiyotiklerin en ilginç yanı bu. Canlı değiller ama etkileri canlı kadar güçlü.

Probiyotiklerin bağırsağımıza ulaşıp etkili olabilmesi için “canlı” kalmaları gerekir. Ancak bu her zaman mümkün değil. Midemizdeki asit ortam, antibiyotik kullanımı, yaş, beslenme şekli gibi birçok faktör bu canlı bakterilerin etkisini azaltabilir.

İşte burada postbiyotikler devreye giriyor. Çünkü onlar zaten “ölü” ama etkili. Sindirilmeye gerek yok. Zaten probiyotikler tarafından üretilmiş, rafine edilmiş, hazır ürünler gibi düşünebilirsiniz.

Bu, özellikle hassas bireylerde (örneğin bebekler, yaşlılar, otoimmün hastalığı olanlar) çok kıymetli bir avantaj.

Postbiyotiklerin Sağlık Üzerine Etkileri

Postbiyotikler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar her geçen gün artıyor. Henüz probiyotikler kadar geniş bir veri havuzu yok ama elimizdeki bilgiler oldukça umut verici. İşte bazı öne çıkan etkileri:

  1. Bağırsak Bariyerini Güçlendirme

Postbiyotikler bağırsak hücreleri arasındaki sıkı bağlantıları destekler. Bu da sızıntılı bağırsak (leaky gut) riskini azaltır.

  1. İltihapla Savaş

Bazı postbiyotikler anti-inflamatuar etki gösterir. Özellikle bütirat (bir kısa zincirli yağ asidi) bağırsak duvarında inflamasyonu azaltabilir.

  1. Bağışıklık Sistemini Modüle Etme

Bağışıklık hücrelerinin aşırı tepkilerini dengeleyebilir. Bu, özellikle otoimmün hastalıkları olan kişiler için önemlidir.

  1. Antimikrobiyal Etki

Bazı postbiyotikler, patojen mikroplara karşı doğal antibiyotik gibi davranır. Bu, enfeksiyon riskini azaltabilir.

  1. Kan Şekeri ve Metabolik Denge

Yeni çalışmalar postbiyotiklerin insülin hassasiyetini artırabileceğini, tip 2 diyabet riskini azaltabileceğini gösteriyor.

Kimler İçin Faydalı?

Postbiyotikler hemen herkes için faydalı olabilir ama bazı gruplarda özellikle dikkat çeker:

  • Bebekler: Bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş bebeklerde, steril ve kontrollü bir ürün olması nedeniyle tercih edilebilir.
  • Antibiyotik kullanımı sonrası: Probiyotiklerin tutunamayacağı bağırsak florasında postbiyotikler daha hızlı etki gösterir.
  • Otoimmün hastalığı olanlar: Bağışıklık sistemi ile ilgili dengeleyici etkileri nedeniyle faydalıdır.
  • İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS), Crohn, ülseratif kolit gibi bağırsak hastalıkları olanlar
  • Yoğun stres yaşayan bireyler: Mikrobiyota-stres ilişkisi postbiyotiklerle olumlu yönde etkilenebilir.

Postbiyotik İçeren Besinler Var mı?

Şu an postbiyotik açısından doğrudan zengin gıdalar sınırlı. Ama bazı fermente ürünler (yoğurt, kefir, kimchi, kombucha) hem probiyotik hem postbiyotik içerir. Ancak burada en önemli konu: standardizasyon. Gıdalardaki postbiyotik miktarı ölçülemez. Bu yüzden özellikle hedefe yönelik destek gerektiğinde, postbiyotik içeren takviyeler önerilir.

Bu takviyelerde genellikle sterilize edilmiş, ısıya dayanıklı, klinik çalışmalarda test edilmiş postbiyotikler kullanılır. Yani “ölü ama etkili” formüller.

Takviyeler Güvenli mi?

Genel olarak evet. Postbiyotikler canlı mikroorganizma içermediği için enfeksiyon riski yoktur. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde bu büyük bir avantaj. Ayrıca raf ömrü daha uzun, stabilitesi yüksek ve mide asidine dayanıklı olmaları da birer artı.

Yine de, her takviye gibi bunların da bir uzman kontrolünde kullanılması önemlidir. Kişiye özel doz, süre ve marka seçimi yapılmalıdır.

Gelecekte Neler Olacak?

Bilim dünyasında postbiyotiklerle ilgili ciddi bir heyecan var. Şu an laboratuvar ortamında üretilen bazı postbiyotiklerin Alzheimer, Parkinson, depresyon ve hatta kanser üzerine etkileri araştırılıyor. Henüz net klinik sonuçlar olmasa da, mikrobiyota destekli tedavilerde postbiyotikler “geleceğin beslenme molekülleri” olarak görülüyor.

Yakın gelecekte, belki eczanelerde “Bütirat + Propiyonat kombinasyonu” içeren kapsüller, bağışıklık modülatörleri ya da antienflamatuar postbiyotik kürleri daha yaygın hale gelecek.

Son Söz: Bilim Gelişiyor, Beslenme de!

Beslenme, sadece “ne yediğimiz” değil, yediğimizin bedenimizle, hücrelerimizle, hatta genlerimizle nasıl iletişim kurduğudur. Bugün artık biliyoruz ki; sadece doğru gıdayı yemek yetmiyor. O gıdanın içindeki mikro organizmaların, hatta onların geride bıraktığı minik moleküllerin bile sağlığımız üzerinde büyük etkisi var.

Postbiyotikler, beslenme biliminin bu “mikro ama güçlü” yüzünü temsil ediyor. Her şeyin başı iyi bir bağırsak, iyi bir bağışıklık ve denge. O dengeyi kurarken, artık postbiyotikler de oyun alanında.

Sağlıkla kalın, mikrobiyotanız sizi hep iyi hissettirsin!

Dyt. Melina Ezgi Tosun

📚 Kaynakça

  1. Aguilar-Toalá, J. E., Garcia-Varela, R., Garcia, H. S., Mata-Haro, V., González-Córdova, A. F., Vallejo-Cordoba, B., & Hernández-Mendoza, A. (2018). Postbiotics: An evolving term within the functional foods field. Trends in Food Science & Technology, 75, 105–114.
  2. Wegh, C. A., Geerlings, S. Y., Knol, J., Roeselers, G., & Belzer, C. (2019). Postbiotics and their potential applications in early life nutrition and beyond. International Journal of Molecular Sciences, 20(19), 4673.
  3. Salminen, S., Collado, M. C., Endo, A., Hill, C., Lebeer, S., Quigley, E. M., … & Vinderola, G. (2021). The International Scientific Association of Probiotics and Prebiotics (ISAPP) consensus statement on the definition and scope of postbiotics. Nature Reviews Gastroenterology & Hepatology, 18(9), 649-667.
  4. Zhang, Z., Lv, J., Pan, L., Zhang, Y., & Zhang, Y. (2020). Postbiotics and their potential applications in nutrition and health. Food Research International, 136, 109500.
Postbiyotikler: Probiyotiklerin Yeni Jenerasyonu mu?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bihaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bize Katılın