Sevgili okurlarım,
“Hastalıklarda Beslenme Serisi” yazı dizimizin ikinci konusunda, tansiyon hastalıklarını ele alıyoruz.
Genellikle “yüksek tansiyon” denince akla hipertansiyon gelir; ancak tansiyon yalnızca yüksek seyretmez, bazen düşük tansiyon (hipotansiyon) olarak da karşımıza çıkar.
Her iki durumda da beslenme, vücudun damar sağlığı, sıvı dengesi ve dolaşım sistemi üzerinde belirleyici bir role sahiptir.
Bugün, bu iki farklı tansiyon türünü tanımlayacak, farklarını anlatacak ve doğru beslenme yaklaşımlarına birlikte göz atacağız.
Bihaber İçerik
Tansiyon Nedir, Nasıl Ölçülür?
Tansiyon, kalbin kanı damarlarımıza pompalarken oluşturduğu basınçtır.
İki değerle ifade edilir:
- Sistolik (büyük tansiyon): Kalp kasıldığında ölçülen basınç
- Diyastolik (küçük tansiyon): Kalp gevşediğinde ölçülen basınç
Normal tansiyon ortalama 120/80 mmHg civarındadır.
Bu değerlerin çok üzerine çıkması hipertansiyon, çok altına düşmesi ise hipotansiyon olarak tanımlanır.
Tansiyon Teşhisi Nasıl Konulur?
Tansiyon hastalıklarında doğru tanı, rastgele yapılan tek bir ölçümle konulmaz.
Çünkü tansiyon, gün içinde stres, uykusuzluk, kafein, egzersiz gibi pek çok faktörden etkilenir.
Bu nedenle tanı sürecinde hekim, birden fazla ölçümün ortalamasını dikkate alır.
Öncelikle, klinik ortamında yapılan ölçümler değerlendirilir.
Eğer bu değerler sınırda ya da değişken seyrediyorsa, hekim aşağıdaki yöntemlerden birini önerebilir:
- Evde Kan Basıncı Takibi (HBPM): Kişinin kendi tansiyonunu sabah-akşam ölçerek belirli günlerde kaydetmesi.
- Ambulatuvar Kan Basıncı Ölçümü (ABPM): 24 saat boyunca tansiyonun otomatik olarak kaydedilmesi.
Bu yöntemler sayesinde sadece muayenede yüksek çıkan “beyaz önlük hipertansiyonu” veya evde yüksek, muayenede normal olan “gizli hipertansiyon” durumları ayırt edilir.
Ayrıca bu süreçte hekim, böbrek fonksiyon testleri, kolesterol, kan şekeri ve elektrokardiyografi (EKG) gibi tetkiklerle olası organ etkilenmelerini de değerlendirir.
Doktor ve Diyetisyen Takibinin Önemi
Tansiyon hastalıklarının yönetimi, yalnızca bir yönüyle ele alınamaz.
Hem tıbbi hem beslenme açısından düzenli takip gerektirir.
Doktor, hastalığın nedenini, şiddetini ve olası komplikasyonları değerlendirir.
Gerekli durumlarda ilaç tedavisini başlatır ve organ hasarı riskini takip eder.
Ayrıca diyabet, kolesterol yüksekliği ya da böbrek hastalığı gibi eşlik eden durumlar varsa bunların yönetimini sağlar.
Diyetisyen ise bu tıbbi veriler ışığında, bireyin beslenme alışkanlıklarını analiz eder ve kişiye özel bir beslenme planı oluşturur.
Bu plan; tuz, mineral dengesi, kalori alımı, sıvı tüketimi ve yaşam tarzı önerilerini kapsar.
Bu iki meslek grubunun birlikte çalışması, tedavi başarısını doğrudan artırır.
Diyetle sağlanan tansiyon düşüşü, ilaç dozlarının azaltılmasına ve uzun vadede kalp-damar hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur.
Kısacası, doktor-diyetisyen-hasta üçlüsü, hipertansiyon ve hipotansiyon yönetiminde en etkili ekip yaklaşımıdır.
Düzenli kontrol ve disiplinli yaşam tarzı değişiklikleri, sağlıklı bir kalp ve dengeli bir tansiyonun anahtarıdır.
- Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Tanımı ve Tanı Kriteri
Avrupa Hipertansiyon Derneği’ne göre, 140/90 mmHg ve üzeri değerler hipertansiyon olarak kabul edilir.
Tanı için tek bir ölçüm yeterli değildir; birkaç gün veya hafta boyunca yapılan ölçümlerin ortalaması alınır.
Gerektiğinde doktor, evde (HBPM) ya da ambulatuvar (ABPM) 24 saatlik takip cihazı isteyebilir.
Bu yöntemler, sadece muayenede yüksek çıkan “beyaz önlük hipertansiyonu” veya tam tersi “gizli hipertansiyon” gibi durumları ayırt etmek için önemlidir.
Neden Oluşur?
Hipertansiyonun temel nedenleri arasında;
- fazla tuz tüketimi,
- obezite,
- hareketsizlik,
- stres,
- genetik yatkınlık,
- aşırı alkol ve sigara kullanımı yer alır.
Zamanla kalp, böbrek, beyin ve damar sisteminde kalıcı hasarlara yol açabilir.
- Hipotansiyon (Düşük Tansiyon)
Tanımı ve Belirtileri
Hipotansiyon, kan basıncının 90/60 mmHg’nin altında seyretmesidir.
Her düşük tansiyon tehlikeli değildir; bazı kişilerde doğal olarak daha düşük değerlere rağmen sağlık sorunu yaşanmaz.
Ancak belirgin semptomlar varsa dikkat edilmelidir.
Belirtiler şunlardır:
- Baş dönmesi, bayılma hissi
- Halsizlik ve yorgunluk
- Soğuk, nemli cilt
- Görme bulanıklığı
- Konsantrasyon güçlüğü
Olası Nedenler
- Yetersiz sıvı alımı (susuzluk)
- Uzun süreli açlık veya yetersiz beslenme
- Aşırı egzersiz
- İlaç yan etkileri
- Hormonel dengesizlikler (örneğin tiroid, adrenal yetersizlik)
- Kan kaybı veya enfeksiyonlar
Hipotansiyonda Beslenme
Hipotansiyon genellikle ciddi bir hastalık değil, yaşam tarzı ile yönetilebilen bir durumdur.
Beslenmede dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
- Yeterli Sıvı Alımı
Günlük 2–2,5 litre su içmek, kan hacmini korur ve dolaşımı düzenler.
Yetersiz sıvı alımı, kan basıncının düşmesine neden olabilir.
- Tuz Dengesi
Hipertansiyonda tuz kısıtlanırken, hipotansiyonda doktor kontrolünde bir miktar tuz artırımı önerilebilir.
Ancak bu uygulama her bireyde uygun değildir; özellikle kalp veya böbrek hastalığı olanlar mutlaka hekim onayı almalıdır.
- Sık ve Dengeli Öğünler
Uzun süre aç kalmak tansiyonu düşürebilir.
Günde 3 ana, 2–3 ara öğün şeklinde düzenli beslenmek, kan şekerini ve basıncını dengede tutar.
- Kafeinli İçecekler
Kahve veya yeşil çay gibi kafein içeren içecekler, geçici olarak tansiyonu yükseltebilir.
Fakat fazla tüketimi kalp çarpıntısına yol açabileceğinden ölçülü kullanılmalıdır.
- Demir ve B12 Vitamini
Kansızlık (anemi) hipotansiyonun önemli nedenlerinden biridir.
Kırmızı et, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagiller gibi demir ve B12 açısından zengin besinler tercih edilmelidir.
- Ani Pozisyon Değişikliklerinden Kaçınmak
Oturur veya yatar pozisyondan ani kalkışlar tansiyon düşmesine neden olabilir.
Yavaş hareket etmek ve sabah kalkarken birkaç saniye oturur pozisyonda beklemek faydalıdır.
Hipertansiyonda Beslenmenin Önemi
Hipertansiyonun önlenmesinde ve tedavisinde beslenme anahtar role sahiptir.
Bilimsel çalışmalar, doğru beslenmenin ilaç tedavisi olmadan bile tansiyonu düşürebildiğini göstermektedir.
Tuz, yağ, lif, mineral dengesi ve enerji alımı doğrudan damar direncini etkiler.
Hangi Diyetler Öneriliyor?
- DASH Diyeti (Dietary Approaches to Stop Hypertension)
Meyve, sebze, tam tahıl, az yağlı süt ürünleri, balık, tavuk ve bitkisel protein ağırlıklı bu diyet; sodyumu azaltırken potasyum, kalsiyum ve magnezyumu artırır.
Appel LJ et al., NEJM 1997 çalışmasında DASH diyeti 8 haftada 11/5 mmHg düşüş sağlamıştır.
- Akdeniz Tipi Beslenme
Zeytinyağı, sebze, meyve, baklagil, kuruyemiş ve tam tahılların öne çıktığı bu model, kalp-damar sağlığını korur.
Estruch R et al., PREDIMED 2013 çalışması, Akdeniz tipi beslenenlerde kalp-damar riskinin %30 azaldığını göstermiştir.
- Tuz Kısıtlaması
Dünya Sağlık Örgütü günlük 5 gramdan az tuz önerir.
He & MacGregor, BMJ 2013 meta-analizi, günlük 2–3 gramlık azalma ile sistolik tansiyonda 4–5 mmHg düşüş saptamıştır.
- Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum
Mineraller damar gevşemesini destekler.
Potasyum açısından zengin muz, avokado, ıspanak;
kalsiyum açısından süt ürünleri;
magnezyum açısından tam tahıllar öne çıkar.
American Heart Association 2021 raporu, potasyum alımının 3–4 mmHg düşüş sağladığını belirtmiştir.
Sürdürülebilir Beslenme ve Yaşam Tarzı
Tansiyon hastalıkları geçici değil, yaşam boyu yönetilmesi gereken durumlardır.
Bu nedenle diyetin;
- kültürel olarak uygun,
- ekonomik,
- lezzetli,
- ve uzun vadede sürdürülebilir olması çok önemlidir.
Düzenli fiziksel aktivite, stres yönetimi, yeterli uyku ve sigaradan uzak durmak da beslenme kadar önemlidir.
Cornelissen VA, Hypertension 2011 çalışması, düzenli aerobik egzersizin sistolik tansiyonu ortalama 7 mmHg düşürdüğünü göstermiştir.
Sonuç: Denge Her Şeydir
İster yüksek, ister düşük tansiyon olsun — amaç dengeyi korumaktır.
Hipertansiyonda tuzu azaltmak, hipotansiyonda sıvıyı artırmak, dengeli beslenmek ve düzenli hareket etmek bu dengenin temel taşlarıdır.
Küçük değişikliklerle büyük farklar yaratabilirsiniz.
Unutmayın, hedef sadece tansiyon değerlerini düzeltmek değil;
kalp sağlığını, yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırmaktır.
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynakça
- Appel LJ, et al. A Clinical Trial of the Effects of Dietary Patterns on Blood Pressure. N Engl J Med. 1997.
- Estruch R, et al. Primary Prevention of Cardiovascular Disease with a Mediterranean Diet. N Engl J Med. 2013 (PREDIMED).
- He FJ, MacGregor GA. Effect of longer term modest salt reduction on blood pressure. BMJ. 2013.
- American Heart Association Nutrition Committee Report, 2021.
- Mancia G, et al. 2023 ESH Guidelines for the Management of Arterial Hypertension. J Hypertens. 2023.
- Neter JE, et al. Influence of Weight Reduction on Blood Pressure: A Meta-analysis. Hypertension. 2003.
- Cornelissen VA, Fagard RH. Effects of Endurance Training on Blood Pressure and Cardiovascular Risk. Hypertension. 2011.

Diyetisyen Melina Ezgi Tosun, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden yüksek onur derecesi ile mezun olmuştur. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde Fitness, Pilates ve Yoga eğitmenlik eğitimlerini tamamlamıştır. Ayrıca, çeşitli dil ve iletişim kursları alarak sağlık ve beslenme alanındaki bilgisini genişletmiştir. Meslek hayatında, sağlıklı beslenmeyi sürdürülebilir bir yaşam tarzı haline getirmeyi hedeflemektedir.
