Selin Arca tarafından
Geçenlerde bir girişimciyle toplantıdaydım. Heyecanla telefonunu çıkardı ve son Instagram Reels videosunun istatistiklerini gösterdi. “Bak Selin,” dedi gözleri parlayarak, “Tam 150 bin izlenme! Etkileşim tavan yaptı, viral olduk!”
Ona sakince o can sıkıcı soruyu sordum: “Harika. Peki bu 150 bin izlenme, kasaya kaç TL olarak döndü? Veya kaç yeni sadık müşteri getirdi?”
Masaya bir sessizlik çöktü. Cevap, kocaman bir hiçti.
İşte dijital dünyanın en tehlikeli, en sinsi illüzyonu budur: Hareketliliği, başarı sanmak.
Biz buna strateji literatüründe “Vanity Metrics” (Kibir Metrikleri) diyoruz. Sizi iyi hissettiren, egonuzu okşayan, sunumlarda harika görünen ama günün sonunda şirketin (veya kişisel kariyerinizin) banka hesabına hiçbir katkısı olmayan o şişkin sayılar.
Bugün Strateji Masası’nda, dijital dünyanın bu en büyük yalanını, yani “Büyüme İllüzyonu”nu ameliyat masasına yatırıyoruz.
Bihaber İçerik
Ego Metrikleri vs. Gerçek Metrikler
İlk yazım olan Dijital Obezite Çağında “Fit” Kalmak makalesinde, gereksiz bilgi tüketiminin bizi nasıl hantallaştırdığından bahsetmiştim. Aynı durum, takip ettiğimiz veriler için de geçerli. Yanlış veriye odaklanmak, yanlış yolda hızla koşmaya benzer.
Gelin şu ayrımı netleştirelim:
-
Vanity Metrics (Kibir Metrikleri): Takipçi sayısı, beğeni sayısı, sayfa görüntülenme sayısı, indirilen uygulama sayısı… Bunlar sadece “potansiyeli” gösterir. Yüzeydedir. 1 milyon takipçiniz olabilir ama ürününüzü kimse almıyorsa, sadece ünlü bir iflas adayı olursunuz.
-
Actionable Metrics (Eyleme Dönüştürülebilir Metrikler): Dönüşüm oranı (Conversion Rate), Müşteri Yaşam Boyu Değeri (LTV), Müşteri Elde Tutma Oranı (Retention), Aktif Kullanıcı Sayısı… Bunlar size işinizin sağlığı hakkında gerçek, bazen acı ama hayati bilgiler verir.
Sorun şu ki; Kibir Metrikleri şeker gibidir. Tatlıdır, anında dopamin salgılatır. Gerçek metrikler ise brokoli gibidir. Sıkıcıdır ama sizi hayatta tutar.
Neden Bu Tuzağa Düşüyoruz?
Bu sadece bir matematik hatası değil, psikolojik bir zaaftır.
-
Sosyal Kanıt Baskısı: Rakiplerimizin takipçi sayılarına bakıp “Biz neden gerideyiz?” paniğine kapılıyoruz. Oysa rakibinizin o takipçilerden para kazanıp kazanmadığını bilmiyoruz. Belki de onlar da sadece “dijital obezite” kurbanıdır.
-
Kolay Avcılık: “Beğeni” artırmak kolaydır. Komik bir kedi videosu paylaşırsınız ve artar. Ama “Sadık Müşteri” yaratmak zordur; ürününüzü, hizmetinizi, müşteri deneyiminizi düzeltmenizi gerektirir. Bizler, zor olanı yapmaktansa kolay olanın parıltısına kapılmayı seçiyoruz.
Strateji Masası Uyarısı: “Viral Olmak” Bir İş Modeli Değildir
Danışmanlık verdiğim markalarda en çok duyduğum cümle: “Selin Hanım, bizi viral yapacak bir strateji kuralım.”
Cevabım her zaman nettir: Viral olmak bir strateji değil, bir piyangodur. Ve hiçbir ciddi işletme, geleceğini piyango biletine bağlamaz.
Gerçek büyüme (Growth); sıkıcıdır, tekrara dayalıdır ve sürdürülebilirdir. Bir videonuzun 1 milyon izlenmesi harikadır. Ancak o 1 milyon kişiden 1000 tanesini web sitenize çekip, 100 tanesine satış yapıp, 10 tanesini tekrar satın alan müşteriye dönüştüremiyorsanız; o video sadece dijital bir havai fişek gösterisidir. Parlar, söner ve geriye sadece duman kalır.
Peki Ne Yapmalı? 3 Adımda Filtreleme
Eğer dijital dünyada (ister kurumsal, ister bireysel) varlık gösteriyorsanız, şu andan itibaren uygulamanız gereken reçete şudur:
1. “Kuzey Yıldızı”nızı (North Star Metric) Belirleyin Her şeyi ölçmeye çalışmayın. Sizin başarınızı en iyi tanımlayan TEK bir metrik nedir?
-
Bir e-ticaret sitesiyseniz bu “Satış Adedi”dir.
-
Bir içerik üreticisiyseniz “Beğeni” değil, “Kaydetme” veya “Bülten Aboneliği”dir (çünkü bu, içeriğin değerini gösterir). Tüm enerjinizi bu metriği artırmaya odaklayın.
2. “So What?” (Eee, Yani?) Testini Uygulayın Raporlarınıza veya ekranınıza baktığınızda bir rakam gördüğünüzde kendinize sorun: “Bu rakam arttı, eee, yani? Bu benim işimi nasıl değiştirdi?” Eğer “Takipçim arttı, eee yani?” sorusuna “Daha çok kişiye satış yapma ihtimalim arttı” dışında somut bir cevap veremiyorsanız (örneğin; satışlarım artmadı), o veriyi takip etmeyi bırakın. Zihninizi boşaltın.
3. Hacme Değil, Kaliteye Odaklanın 10.000 ilgisiz takipçi yerine, her paylaşımınızı okuyan ve sizinle etkileşime geçen 1.000 nitelikli takipçi, ticari ve itibar açısından 10 kat daha değerlidir. Kalabalıkların gürültüsü içinde kaybolmak yerine, doğru topluluğun içinde sesinizi duyurun.
Sonuç: Egonuzu Kapıda Bırakın
Strateji, neyi yapmayacağınıza karar vermektir demiştik. Bugün vermeniz gereken karar şu: Egonuzu besleyen rakamların peşinden koşmayı bırakın.
Cüzdanınız (veya itibarınız), “like”larla dolmaz. İşletmenizi veya kariyerinizi büyütmek istiyorsanız, aynaya bakıp o parlak ama boş rakamlarla vedalaşmanız gerekiyor.
Gerçek başarı sessizdir, derindir ve ölçülebilir bir değer üretir.
Bir sonraki yazıda, bu değerin nasıl üretileceğini, yani “İçerik Stratejisinde Derinleşmeyi” konuşacağız. O zamana kadar, sayıların sizi kandırmasına izin vermeyin.
Selin Arca, bihaber.tr için yazdı.

Dijital Büyüme Stratejisti & Köşe Yazarı
Arca Strateji & Medya’nın kurucusu olan Selin Arca, dijital dünyada ‘gürültü’ ile ‘değer’i birbirinden ayıran stratejik yaklaşımlarıyla tanınır. SEO, Dijital PR ve Büyüme (Growth) stratejileri üzerine uzmanlaşan Arca; verisiz öngörüye, teknolojiyle harmanlanmamış pazarlamaya ve ‘mış gibi yapan’ girişimciliğe karşıdır.
