Onları Hiç Tanımıyoruz Ama Çok Seviyoruz (Veya Nefret Ediyoruz): Ünlü Takıntımızın Psikolojisi ve “Parasosyal İlişkiler”
İtiraf edelim; yoğun bir iş gününün ardından veya uyumadan önce telefonunuzda gezinirken, hayatınızda hiç karşılaşmadığınız o ünlü oyuncunun tatil fotoğraflarına veya yaşadığı son skandala bakarken kendinizi buluyorsunuz.
“Bana ne el alemin hayatından” deseniz de bakmaya devam ediyorsunuz. Peki neden?
Magazin dünyası sadece ışıltılı hayatlar ve dedikodulardan ibaret değildir. Aslında orası, toplumun kolektif psikolojisinin bir aynasıdır. Biz ünlülere bakarken, aslında kendimizdeki eksiklikleri, arzuları veya korkuları görürüz.
Hoş geldiniz, konumuz magazinin derin psikolojisi ve anahtar kavramımız: “Parasosyal İlişkiler.”
Bihaber İçerik
Ünlü Takıntımızın Psikolojisi ve “Parasosyal İlişkiler”
🎭 1. Tek Taraflı Aşk: “Parasosyal İlişki” Nedir?
1950’lerde ortaya atılan bu kavram, medya kullanıcılarının (bizler), medya figürleriyle (ünlüler, sunucular, influencerlar) kurduğu tek taraflı ilişkiyi tanımlar.
Siz onları tanırsınız, sabah kahvenizi içerken onların “günaydın” storysini izlersiniz, evlerinin salonunu bilirsiniz. Onlar sizin için bir “arkadaş” gibidir. Ama onlar sizin varlığınızdan bile haberdar değildir.
Sosyal medya bu illüzyonu daha da güçlendirdi. Artık ünlüler ulaşılmaz değil, bir DM kadar uzağımızda (gibi) duruyorlar. Bu yakınlık hissi, duygusal bağımızı derinleştiriyor.
🪞 2. Ayna Etkisi: Onlarda Kendimizi Arıyoruz
Ünlüler, modern çağın mitolojik kahramanlarıdır. Onları, kendi kimliğimizi inşa etmek için kullanırız:
-
İdeal Benlik: Olmak istediğimiz kişiyi (daha güzel, daha zengin, daha başarılı) onlara yansıtırız. Onların başarısı, bizim potansiyel başarımızın kanıtı gibi gelir.
-
Aidiyet Hissi: Bir hayran kitlesinin (fandom) parçası olmak, “bizden olanlar” hissi yaratır ve yalnızlık duygusunu azaltır.
🎢 3. Yükselt ve Yok Et Döngüsü (Schadenfreude)
İlişkimiz sadece sevgi üzerine kurulu değildir. Toplum olarak birini önce göklere çıkarıp ilahlaştırmayı, sonra ilk hatasında onu yerin dibine sokmayı severiz.
Psikolojide “Schadenfreude” (başkalarının mutsuzluğundan alınan haz) olarak bilinen bu durum, “onlar da insanmış, o kadar da mükemmel değillermiş” diyerek kendi hayatımızdaki yetersizlik hissini bastırmamıza yarar. Kusursuz görünen hayatların çatlaklarını izlemek rahatlatıcıdır.
🎯 Sonuç: İllüzyonun Farkına Varmak
Magazin okumak veya izlemek zararlı değildir; bu insani bir meraktır. Sorun, bu tek taraflı ilişkinin gerçek hayatımızın önüne geçmesidir.
Bir dahaki sefere bir magazin haberine tıkladığınızda kendinize sorun: “Şu an gerçekten bu kişiyle mi ilgileniyorum, yoksa onun temsil ettiği bir duyguyla mı?” Ekrandaki ışıltının arkasındaki psikolojiyi anlamak, bizi daha bilinçli bir medya tüketicisi yapar.

Tuğba Kayacı, Bihaber.tr’nin dünya haberleri editörü olarak, küresel olayları ve uluslararası ilişkileri derinlemesine analiz eden bir gazeteci olarak tanınır. Yıllar süren saha tecrübesi ve geniş uluslararası bağlantıları sayesinde, dünya çapındaki gelişmeleri hızlı ve güvenilir bir şekilde okuyucularımıza ulaştırır. Tarafsızlığı ve objektif bakış açısı, Tuğba’yı dünya haberlerinde ön plana çıkaran en önemli özelliklerindendir.
