1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin “Toksik” Olduğunu Gösteren O Kritik Sinyaller

Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin “Toksik” Olduğunu Gösteren O Kritik Sinyaller

Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin
Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin "Toksik" Olduğunu Gösteren O Kritik Sinyaller
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İlişkiler, hayatımızın en büyük enerji kaynaklarından biri olabileceği gibi, bizi yavaş yavaş tüketen bir karanlığa da dönüşebilir. Günümüzde sıkça duyduğumuz “toksik ilişki” kavramı, aslında sadece popüler kültürün bir parçası değil, ciddi psikolojik ve fiziksel sonuçları olan bir gerçeklik. Peki, içinde bulunduğunuz ilişki zorlu bir dönemden mi geçiyor, yoksa sizi zehirliyor mu? Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin “Toksik” Olduğunu Gösteren O Kritik Sinyaller!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, toksik ilişkilerin bilinmeyenlerini, fark edilmesini zorlaştıran manipülasyonları ve bu sarmaldan çıkış yollarını bihaber.tr okurları için detaylandırdı.

“Ama Başlarda Çok Mutluyduk…” Yanılgısı

Bir ilişkinin toksik olduğunu kabullenmek, çoğu zaman o ilişkinin içinde olan kişi için dışarıdan bakan birine göre çok daha zordur. Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, bu körlüğün nedenini ilişkinin başındaki “balayı evresine” bağlıyor. Başlangıçta hissedilen yoğun sevgi, tutku ve “ruh eşimi buldum” hissi, ilerleyen dönemlerde ortaya çıkan manipülatif davranışların üzerini bir perde gibi örtebiliyor.

Kişi, partnerinin kendisine zarar veren davranışlarıyla karşılaştığında, zihnindeki o “ilk günkü harika insan” imajına tutunmaya çalışıyor. Bu da durumu görmezden gelmeye, “düzelir” umuduyla beklemeye ve farkındalık sürecinin gecikmesine neden oluyor. Oysa uzmanlara göre, ilişkinin geçmişindeki güzellikler, bugünkü psikolojik şiddeti meşrulaştıramaz.

Ruh ve Beden Sağlığınız Alarm Veriyor Olabilir

Toksik bir ilişki sadece “mutsuz olmak” demek değildir; bu durum zamanla kronikleşen bir stres kaynağına dönüşür. Aytop, bu tür ilişkilerin anksiyete bozuklukları ve depresyon gibi ciddi ruhsal hastalıklara kapı araladığını vurguluyor.

Sürekli tetikte olma hali, “acaba şimdi neye kızacak?” gerginliği veya “yine neyi yanlış yaptım?” sorgulaması, kişinin kortizol (stres hormonu) seviyelerini sürekli yüksek tutar. Bu durum sadece ruh sağlığını değil, fiziksel sağlığı da bozar. Bağışıklık sisteminin zayıflaması, açıklanamayan ağrılar, uyku bozuklukları ve yeme düzensizlikleri, toksik bir ilişkinin bedendeki yansımaları olabilir.

Kendinizi Test Edin: Bu Belirtiler Tanıdık Geliyor mu?

Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, toksik bir ilişkinin parmak izlerini şu belirtilerle özetliyor. Eğer bu maddelerden birkaçı hayatınızın bir parçası haline geldiyse, durup düşünme vaktidir:

  • Sürekli Eleştiri Yağmuru: Yaptığınız hiçbir şeyin yeterli görülmemesi, giyiminizden konuşmanıza kadar her şeyin eleştirilmesi.

  • Duygusal Manipülasyon: Kendinizi sürekli suçlu, borçlu veya hatalı hissettirilmeniz.

  • Kullanılmışlık Hissi: İlişkide verici tarafın hep siz olması, karşı tarafın ise sadece talep eden konumda bulunması.

  • Kontrol ve Baskı: Kiminle görüştüğünüzden, paranızı nasıl harcadığınıza kadar hayatınız üzerinde tahakküm kurulması.

  • Özgüven Erozyonu: Partnerinizin yanındayken kendinizi değersiz, yetersiz ve “işe yaramaz” hissetmeniz.

  • Sürekli Açıklama Yapma Zorunluluğu: En basit kararlarınız için bile hesap vermek zorunda bırakılmanız.

Yalnızlık Korkusu ve “Kurtarıcı” Rolü Tuzağı

Kişi, ilişkinin kendisine zarar verdiğini fark etse bile neden gitmekte zorlanır? Aytop’a göre bunun kökeninde genellikle “yalnızlık korkusu” ve kişinin bağlanma stili yatıyor. Özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip veya bağımlı kişilik özellikleri gösteren bireyler, “Ya ilişki biterse ve yapayalnız kalırsam?” korkusuyla mutsuzluğa razı olabiliyor.

Bunun yanı sıra bir diğer büyük tuzak da “Kurtarıcı Rolü”dür. Kişi, partnerinin sorunlu davranışlarını onun geçmiş travmalarına veya zor hayatına bağlayarak, onu “iyileştirebileceğine” inanır. “Benim sevgim onu değiştirecek” düşüncesi, kısa vadede egoyu tatmin etse de uzun vadede kişiyi tükenmişlik sendromuna sürükler. Aytop, bu rolün kişiye duygusal, psikolojik ve hatta fiziksel zararlar verebileceği konusunda uyarıyor. Ayrıca çocuklar, maddi bağımlılıklar veya “elalem ne der” baskısı da kişiyi bu zehirli döngüde tutan diğer faktörler arasında.

İlişkiyi Kurtarmak Mümkün mü?

Pek çok çiftin aklındaki o soru: “Bu ilişki düzelir mi?” Cevap: Evet, ama şartları var.

Uzman Klinik Psikolog Aytop, iyileşmenin mümkün olduğunu ancak bunun “oldukça zor” bir süreç olduğunu açıkça belirtiyor. Tek tarafın çabası, toksik bir ilişkiyi kurtarmaya yetmez. İyileşme için olmazsa olmaz kural; her iki tarafın da sorumluluk almasıdır.

Sadece mağdurun alttan alması değil, manipülatör olan tarafın da davranışlarını kabul etmesi, empati geliştirmesi ve değişim için samimi bir istek duyması gerekir. Eğer her iki taraf da bireysel terapi veya çift terapisi desteğiyle bu sürece dahil olursa, sağlıklı bir iletişim zemini oluşturulabilir. Aksi takdirde, değişim vaatleri sadece zaman kazandıran birer oyalama taktiği olarak kalacaktır.

Enkazdan Çıkış: Kendine Şefkat Göstermeyi Yeniden Öğrenmek

Eğer ilişki bitmişse veya bitirme kararı alındıysa, geride genellikle duygusal bir enkaz kalır. Toksik ilişki, kişinin benliğini tüketir. Bu noktada iyileşme süreci, kişinin kaybettiği öz saygısını yeniden inşa etmesiyle başlar.

Aytop, bu süreçte en önemli adımın “kendine şefkat” olduğunu belirtiyor. İlişki boyunca tüm enerjisini ve şefkatini partnerine akıtan kişi, artık bu kaynağı kendine yönlendirmelidir.

  • Sınırlarınızı Çizin: “Ben kimim?”, “Neleri kabul edemem?” sorularını sorarak sınırlarınızı yeniden belirleyin.

  • İletişim Becerilerini Kazanın: Toksik ilişkide kaybolan “Hayır” diyebilme yeteneğinizi geri kazanın.

  • Sosyalleşin: Sizi izole eden o dünyadan çıkın, dostlarınıza, hobilerinize ve size iyi gelen aktivitelere zaman ayırın.

Unutmayın, bu süreçte yalnız olmak zorunda değilsiniz. Bir uzmandan destek almak, sislerin dağılmasına ve kendi gücünüzü tekrar elinize almanıza yardımcı olacaktır. Hayatınızdaki dengeyi yeniden kurmak, sadece ilişkilerinizde değil, genel yaşam kalitenizde de büyük bir fark yaratacaktır. Bu konuda daha fazla rehberlik ve motivasyon için Yaşam kategorimizi takip edebilir, ruhunuzu besleyecek içeriklere ulaşabilirsiniz.

Aşk mı, Duygusal Bir Savaş mı? İlişkinizin “Toksik” Olduğunu Gösteren O Kritik Sinyaller
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bihaber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bize Katılın
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.