Türk Tiyatrosunun “Hınzır ve Dahi” Kalemi: Ferhan Şensoy’un Bilinmeyen Dünyası “Ferhangi Bir Yaşam” Belgeselinde! Türk tiyatrosunun en özgün isimlerinden Ferhan Şensoy’un yaşamı, “Ortaoyuncular” ekolü ve bilinmeyen arşiv görüntüleri, “Ferhangi Bir Yaşam” belgeseliyle gün yüzüne çıkıyor. Bu “hınzır ve dahi” kalemin dünyasına yolculuk.
Türk tiyatrosunun bir “Ferhan Şensoy öncesi” ve “Ferhan Şensoy sonrası” vardır desek, abartmış olmayız.
O, sadece sahnede bir oyuncu değil; kelimelerin simyacısı, geleneksel ile moderni harmanlayan bir köprü, muhalif ama bir o kadar da bizden bir sesti. Kendi deyimiyle, “kaleminin sapını gülle donatmış” bir yazardı. Dikenleri vardı, evet, ama o dikenler bile estetik bir bütünün parçasıydı.
Aramızdan ayrılışıyla Türk tiyatrosunda yeri doldurulamaz bir boşluk bırakan Ferhan Şensoy’un dünyasına, şimdiye kadar hiç bakmadığımız bir pencereden bakmaya hazırlanıyoruz. Zorlu PSM’de gösterime giren “Ferhangi Bir Yaşam” belgeseli, usta sanatçının bilinmeyen arşivlerini ve en yakınlarının tanıklıklarını gün yüzüne çıkarıyor.
Bu sadece bir belgesel değil; bir dönemin, bir ekolün ve “hınzır bir dehanın” anatomisi.
Ferhan Şensoy’un Bilinmeyen Dünyası “Ferhangi Bir Yaşam” Belgeselinde
🎩 BÖLÜM 1: Bir Ekolün Doğuşu – Ortaoyuncular ve Ses Tiyatrosu
Ferhan Şensoy’u anlamak için, onun tiyatroya yaklaşımını anlamak gerekir. O, Batı’nın modern tiyatro tekniklerini (özellikle Fransız ekolünü) çok iyi bilen, ancak köklerini Geleneksel Türk Tiyatrosu’na (Ortaoyunu, Meddah) sıkı sıkıya bağlamış bir sentez ustasıydı.
Kurduğu “Ortaoyuncular” topluluğu, sadece bir tiyatro grubu değil, bir okuldu. Münir Özkul’dan Erol Günaydın’a kadar dev isimlerle aynı sahneyi paylaştı, onlardan devraldığı “kavuğu” (Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun simgesi) gururla taşıdı ve kendisinden sonraki nesillere aktardı.
Tiyatronun, sinemadan farklı olarak, sahnede “kanlı canlı” bir geleneğin aktarımı olması, seyirci ile oyuncu arasında benzersiz bir bağ kurar. Bu “ortak deneyimin” psikolojik etkilerini “Sanatın İyileştirici Gücü ve Modern Katarsis“ dosyamızda incelemiştik.
Onun “evim” dediği Beyoğlu’ndaki tarihi Ses Tiyatrosu, sadece bir bina değil, Ferhan Şensoy’un ruhunun sindiği bir mabet haline geldi. Belgesel, bu mabedin perde arkasına da ışık tutuyor.
✍️ BÖLÜM 2: Kelimelerin Simyacısı – “Ferhanca” Bir Dil
Ferhan Şensoy’un en büyük alametifarikası, dili kullanma biçimiydi. O, Türkçeyle oynayan, onu eğip büken, yeni kelimeler türeten ve kendine has bir “Ferhanca” yaratan bir yazardı.
Kitaplarında (Örn: “Kalemimin Sapını Gülle Donattım”, “Gündeste”) ve oyunlarında kullandığı dil, zeka fışkıran, absürt ama bir o kadar da hayatın içinden bir dildi. Mizahı, asla sadece güldürmek için değildi; düşündürmek, rahatsız etmek ve mevcut düzene ayna tutmak içindi.
Onun mizahı “hınzırdı”. Size bir şey anlatırken bıyık altından güler, siz kahkaha atarken o çoktan bir sonraki ciddi meselenin altını oymaya başlamış olurdu.
📽️ BÖLÜM 3: “Ferhangi Bir Yaşam” Belgeseli – Bilinmeyen Arşivler
Yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen ekibin titiz çalışmasıyla ortaya çıkan “Ferhangi Bir Yaşam”, sıradan bir biyografi belgeseli değil.
Belgeseli özel kılan en önemli detay, “daha önce gün yüzüne çıkmamış zengin bir arşiv” ile hazırlanmış olması. Ferhan Şensoy’un gençlik yılları, tiyatroya ilk adımları, ailesiyle (Derya Baykal ve kızları Müjgan Ferhan & Derya Şensoy) olan ilişkileri ve sahne arkasındaki bilinmeyen halleri bu belgeselde seyirciyle buluşuyor.
Ailesi, dostları ve yol arkadaşlarının (Rasim Öztekin gibi merhum ustaların da anılarıyla) tanıklıkları, Ferhan Şensoy portresini tamamlıyor. Sadece sanatçı kimliğine değil, “insan Ferhan”a da dokunuyoruz.
Tıpkı sahnenin ilk asi kadını Afife Jale’nin hikayesinde olduğu gibi, Ferhan Şensoy’un yaşamı da sanatın sadece bir yetenek değil, bir varoluş biçimi ve direniş olduğunu gösteriyor.
🎯 Sonuç: “Pardon” Diyen Bir Derviş
Ferhan Şensoy, sinemada da unutulmaz izler bıraktı. Yazıp başrolünü oynadığı “Pardon” (2005) filmi, Türk sinemasının kült klasikleri arasına girdi. Adalet sistemindeki çarpıklıkları o kadar trajikomik bir dille anlattı ki, replikleri bugün bile dillerde.
O, sahnenin dervişiydi. Parayla, şöhretle işi olmadı. Tek derdi tiyatro yapmaktı, yazmaktı, anlatmaktı.
“Ferhangi Bir Yaşam” belgeseli, bu büyük ustaya bir veda değil, onunla yeniden, daha derinden bir tanışma fırsatı. Onun hınzır gülüşünü, zeki kalemini ve tiyatroya olan sarsılmaz inancını bir kez daha hatırlamak için kaçırılmaması gereken bir eser.

Sosyal Medya ve Dijital Kültür Editörü
Adriana Efeler, Bihaber.tr’nin sosyal medya ve dijital kültür editörü olarak, internet dünyasındaki yenilikleri, sosyal medya trendlerini ve dijital yaşamın dinamiklerini yakından takip eder. Dijital medya alanındaki geniş deneyimi ve içgörüleriyle, okuyuculara en güncel ve ilgi çekici içerikleri sunar. Adriana’nın yaratıcı bakış açısı ve hızlı değişen dijital dünyayı anlama becerisi, Bihaber.tr’yi dijital kültür haberlerinde öne çıkarır.
