Birkaç yıl önce akıllı saatlerimizden beklentimiz, biz yürürken adımlarımızı doğru sayması ve telefonumuz çaldığında titreşmesiydi. Bugün ise teknoloji devleri, bileğimizdeki bu küçük cihazların birer “cep doktoru” olduğunu iddia ediyor. Peki Akıllı Saatler Tansiyon ve Şekeri Gerçekten Doğru Ölçüyor mu?
Reklamlarda EKG çeken, tansiyon ölçen ve hatta kan şekerini takip ettiğini söyleyen saatler görüyoruz. Bu vaatler heyecan verici olsa da, konu sağlık olduğunda hata payına yer yoktur. Bihaber.tr olarak, “Pazarlama harikası mı, tıbbi devrim mi?” sorusunun peşine düştük ve tıbbi otoritelerin bu konudaki görüşlerini inceledik.
Bihaber İçerik
1. Tansiyon Ölçümü: Kol Manşetinin Yerini Tutabilir mi?
Tansiyon hastaları için sürekli ölçüm hayati önem taşır. Bazı yeni nesil akıllı saatler, damarlardaki kan akışının hızını optik sensörlerle analiz ederek “tahmini” bir tansiyon değeri sunuyor.
Gerçekler: Tıbbi uzmanlar, şu anki teknolojinin geleneksel (kolu sıkan manşetli) tansiyon aletlerinin yerini alamayacağı konusunda hemfikir. Akıllı saatler, tansiyonunuzdaki ani değişimleri veya trendleri (sabahları yüksek, akşamları düşük gibi) göstermekte başarılı olabilir. Ancak size “Tansiyonunuz şu an 14’e 9” dediğinde, bu değerin tıbbi bir teşhis veya ilaç dozajı ayarlaması için kullanılması son derece risklidir.
Zaten bu özelliği sunan saatlerin çoğu, ayda bir kez gerçek bir tansiyon aleti ile kalibre edilme (doğrulanma) ihtiyacı duyar. Yani, gerçek alete hala muhtaçsınız.
2. Kan Şekeri Ölçümü: Büyük Rüya Gerçekleşti mi?
Diyabet hastaları için parmak delmeden kan şekeri ölçebilmek bir hayaldir. Teknoloji dünyasında da bu, “kutsal kase” olarak görülür.
Gerçekler: 2025’e yaklaşırken, piyasada “iğnesiz şeker ölçümü” yaptığını iddia eden bazı ucuz ve markasız saatler türedi. Ancak, Apple, Samsung gibi devlerin ve tıbbi otoritelerin (FDA gibi) onayladığı, %100 güvenilir ve iğnesiz bir akıllı saat teknolojisi henüz ticari olarak tam anlamıyla yaygınlaşmadı.
Şu anki “şeker ölçen” saatlerin çoğu, kandaki glikozu doğrudan değil, ter veya doku sıvısındaki diğer verileri analiz ederek dolaylı yoldan tahmin etmeye çalışır. Bu da ciddi sapmalara neden olabilir. İnsülin dozunuzu bir akıllı saate göre ayarlamak, şu aşamada hayati bir hata olabilir.
3. EKG ve Kalp Ritmi: En Güvenilir Oldukları Alan
Akıllı saatlerin tıbbi olarak en çok rüştünü ispatladığı alan kalptir. Özellikle Atriyal Fibrilasyon (AFib) gibi düzensiz kalp ritimlerini yakalamakta oldukça başarılılar. Birçok insanın saatinin uyarısıyla hastaneye gidip erken teşhisle hayatının kurtulduğu hikayeler gerçektir.
Ancak burada da bir “ama” var: Bu cihazlar kalp krizi geçirdiğinizi ANLAYAMAZ. Sadece ritim bozukluğunu tespit ederler.
Sonuç: Doktor Değil, Asistan
Akıllı saatler muazzam birer sağlık asistanıdır. Vücudunuzu 7/24 dinleyen ve size “Bir şeyler ters gidiyor olabilir, bir doktora görün” diyen erken uyarı sistemleridir. Ancak asla bir doktorun veya profesyonel tıbbi ekipmanın yerini tutamazlar.
Sağlık verilerinizi takip etmek harika bir alışkanlıktır. Ancak unutmayın, bu saatlerin topladığı devasa veri yığınını işleyip anlamlı, proaktif sağlık raporlarına dönüştürmek için de güçlü bir beyne, yani yapay zeka destekli bir akıllı telefona ihtiyacınız var.
Bileğinizdeki teknolojiye güvenin ama sağlığınızı sadece ona emanet etmeyin.

Hepimiz hayat öğrencileriyiz. Öğrendiğimiz o dersleri ihtiyacı olanlara öğretmek de hayata, ailemize, arkadaşlarımıza, ülkemize, insanlara borcumuz. Bu sebeple hepimiz aynı zamanda bir öğretmeniz. — İnsan “DeNiZiN” olmadığı yerde… “UmuT” adına MARTI olmalı… Olmalı ki kararmasın yarınlar.
